Bilindiği üzere, Gümrük İdareleri, kendisine yapılan beyanı esas almak suretiyle, Dış Ticaret Politikası Önlemlerini uygulamakta ve Gümrük Vergilerini tahsil etmektedir.
Dolayısıyla, söz konusu beyanların doğruluğu Dış Ticaret Politikası Önlemlerinin uygulaması açısından olduğu kadar Vergi Hasılatı ve Cezai Yaptırımlar ile Kaçakçılık Mevzuatı açısından da son derece önemlidir.
Beyan esasının doğal sonucu denetim olduğundan, Gümrük İdareleri, yükümlülerin doğru beyanda bulunma eğilimlerini arttırmak ve gümrük beyanlarındaki yanlışlıkları ortaya çıkarma konusunda yaptığı denetimleri daha etkin hale getirmek amacıyla belirlediği yeni usul ve esasları 27.10.2008 tarih ve 27037 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan “Sonradan Kontrol ve Riskli İşlemlerin Kontrolü Yönetmeliği” ile yürürlüğe koymuştur.
Bu usul ve esaslara göre, gümrük idaresine verilen beyannamede yer alan bilgilerin ve ekli belgelerin doğruluğu, muhasebe kayıtlarına uygunluğu ve çalışanların mevzuat bilgilerinin tespiti Gümrük ve Ticaret Müfettişleri tarafından Şirket merkezinde yeterli süre kalmak suretiyle yapılmaktadır.
Bu güne kadar bir çok Şirketin denetime tabi tutulduğu bilinmektedir.
Bu denetim sonucunda, 1 (bir) risk puanı alan firmaların ise gümrük işlemleri her defasında denetime tabi tutulmaktadır. Bu puanlar Birim tarafından risk değerlendirmelerinde kullanılmaktadır.
Risk puanlamasında; (1) düşük riskli, (2) orta riskli ve (3) yüksek riskli durumu ifade eder. Risk puanları verilirken riskin hangi alanlara (menşe, kıymet, tarife veya 4458, 5607, 5237 sayılı kanunlar ve benzerlerine) ilişkin olduğu belirtilmektedir.
Ayrıca, yanlış beyanda bulunulduğu ve bunun sonucunda dış ticaret politikası önlemlerinin uygulanmasına mani olunduğunun, hiç vergi ödenmediğinin veya noksan vergi ödendiğinin ortaya çıkarılması halinde fiilin mahiyetine göre, tüm kazançların yok olması, kişilerin, Şirket Ortakları veya Yöneticilerinin Hürriyeti Bağlayıcı Ceza alması ve Kamuoyunda itibar ve güven kaybının olabilmesi gibi kaçınılmaz sonuçlar ile karşı karşıya kalınmaktadır.
Ancak hayatın olağan akışına uygun olarak istemeyerek ya da mevzuatın yeterince anlaşılmaması veya tarifenin yorum farklılıklarından kaynaklı nedenlerle de yanlış beyanda bulunulması söz konusu olabilmektedir.
Bu durumlarda, öncelikle İdari Yargıya başvurulabilmesi için tüketilmesi zorunlu olan 4458 Sayılı Gümrük Kanunu’nun 242 nci maddesinde yer alan İdari İtiraz Prosedürü etkin bir şekilde kullanılmak suretiyle Gümrük İdaresine mevzuat değerlendirmesi çok iyi bir şekilde anlatılmalı, bunun mümkün olmadığı yani İtirazın reddi halinde İdari Yargı Mercilerinde bu savunmaları daha da kuvvetlendirmek suretiyle ortaya koyulmalı ve 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında yürütülen Soruşturma veya Yargılamalarda, atılı suç veya kabahatin yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koyulmalıdır.
Diğer bir yöntem ise Gümrük ve Ticaret Müfettişleri denetiminde önce Eşya sahiplerinin gümrük idaresine kendisi veya Gümrük Müşaviri tarafından yapılan beyanlarda bir yanlışlık ihtimali olabileceğini düşünerek bu yanlışlığın doğuracağı risklerle karşılaşmamak ve bir daha olmaması için önlem almak amacıyla beyanları konusunda ön bir denetim mekanizmalarının oluşturmalarıdır. Bu yöntem ile yükümlüler geleceğe güvenle bakmak ve riskleri bilip yasalara uygun olarak ortadan kaldırmak ve bir daha oluşmaması için önlem alarak
Gerek 4458 Sayılı Gümrük Kanunu’nda gerekse 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda yer alan bir çok yaptırımları asgari düzeye çekme veya bunları bertaraf etme fırsatını yakalayabilmeleri mümkün olabilir.
Yukarıda belirtilen yöntemler, Kaçakçılık Mevzuatı, Gümrük Kanunu, Gümrük Yönetmeliği, Tarife Mevzuatı, İthalat Mevzuatı, Geçici İthalat Mevzuatı, Muafiyetler ve Yolcu İşlemleri, Yatırım Teşvik Mevzuatı, İhracat Mevzuatı, Dahilde İşleme Mevzuatı, Dış Ticaret Mevzuatı, Menşe Mevzuatı, Tasfiye Mevzuatı, TIR-Transit Mevzuatı, KDV ve ÖTV Mevzuatı, Kambiyo Mevzuatı, İç Denetim Mevzuatı, EPDK Mevzuatı ile uyuşmazlık konusu olaylar hakkında verilen kararların etkin bir biçimde değerlendirilmesi halinde sonuç verebilecek yöntemler olduğunu ifade etmek isteriz.